Tavuklar "yiyerek" hızlı büyüyor
Piliçlerin nasıl olup da bu kadar hızla büyüdüğü sorusunun yanıtı, "meçhul" değil.
Daha da önemlisi, piliçlerin beslenmesi tamamen bilimsel bir yaklaşımla gerçekleşiyor. Diğer bir deyişle piliçlerin nasıl hızlı büyüdüğü sorusuna verilen gerçek yanıtı bir değil, "birçok" olumlu bilimsel faktör belirliyor:
On yıllardır yapılan bilimsel ıslah çalışmalarının bir sonucu olarak, civcivlerin büyüme hızının artması, hayvan besleme bilimindeki gelişmeler,
Ayrıca,
1734 sayılı "Yem Kanunu ve Yem Yönetmeliği" hükümlerine göre yemler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkililerince sürekli denetime tabi tutuluyor.
Üstelik ülkemizde kullanımına izin verilen yem katkılarına ilişkin yönetmelik; Avrupa Birliği'nde uygulanan yönetmeliğin tamamen aynısı.
Hayvan ıslahındaki ve yem sektöründeki gelişmelere bağlı olarak piliçler, 42-45 gün gibi kısa sürelerde 2-2,5 kg ağırlığa ulaşıyor...Ve bütün dünyada da ekonomik piliç üretimi için gereken süre aynı.
Tavukta hormon kullanılmıyor
Avrupa Birliği ülkeleri de dahil, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de tavuk üretiminde hormon kullanılmıyor. Çünkü;
Hormon kullanımı; yasak olduğu gibi, ekonomik açıdan da rasyonel değil.
Türkiye'de hormon üretimi yok ve hormon ithali de yapılmıyor.
Hormon ucuz bir madde değil; kullanımı halinde üretim maliyetleri birkaç kat artacaktır.
Tavuklara hormon verilmesi pratik olarak da mümkün değildir. Yem katkısı şeklinde yapılacak hormon uygulamalarından sonuç alınamadığı bilinmektedir.
Uygulamanın sonuç yaratması için; hormonun cinsiyete göre, doğrudan hayvanın organizmasına verilmesi gerekmektedir. Bu da dişi ve erkeğin kalabalık ortamlarda birlikte büyütüldüğü kanatlı hayvanlar için pratik olarak mümkün değildir. On binlerce hayvanın tek tek elden geçirilmesi ve enjeksiyona tabi tutulmasının imkânsızlığı ortada.
Türkiye'de yetiştirilen kanatlı hayvanlarda hormon kullanımına bugüne kadar rastlanmamış, bu konuda tek bir vak'a rapor edilmemiştir.
"Genetiği Değiştirilmiş Tavuk" yok
Dünyada ve Türkiye de "genetiği değiştirilmiş tavuk" diye bir kavram yoktur.
Genetik yapının değiştirilmesi işlemi, tüm hayvan türlerinin beslenmesinde kullanılan mısır, soya gibi tarımsal ürünlerin ekildikleri alanda zararlı bitkilere ve böceklere dayanıklılıklarını arttırmak, besin değerlerini yükseltmek ve birim alandan daha fazla ürün elde etmek amacıyla kullanılan biyoteknolojik bir metottur.
Söz konusu teknolojinin kullanılmasını kontrol altında tutmak amacıyla temmuz 2002 tarihi itibariyle "Birleşmiş Milletler Cartegena Biyogüvenlık Protokolü" Türkiye ve AB ülkelerinin de içinde bulunduğu 100 ülke tarafından imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu protokolün ülke içindeki uygulamalarını kurallara bağlayan "ULUSAL BİYOGÜVENLİK YASA TASLAĞI " AB ülkelerinin sırasıyla 18 ve 15 Nisan 2004'de uygulamaya koyduğu 1829/2003 ve 1829/2003 nolu yönetmeliklerine paralel olarak çok yakında ülkemizde de yürürlüğe girecektir.
Önemli olan nokta, AB ülkelerinin yakın bir tarihte yürürlüğe koyduğu kanun ve yönetmeliklerle, GDO ürünlerinin yem hammaddesi olarak kullanımına yasak getirmemesi ve sadece ürün izleme programı çerçevesinde etiketleme zorunluluğu getirmesidir.