1- Tarih kitaplarında eski insanların mağaralarda vahşi bir hayat yaşadıklarını, bazı bulguların bunu doğruladığı iddia ediliyor. İslâma göre böyle bir şey olabilir mi?1- Vahşet, yalnız eski insanlara mahsus bir olgu değil; günümüzde de şahit olduğumuz insanın dehşetli bir zaafıdır. İnsanın mağarada yaşaması da insanın onuru ile bağdaşmayan bir hadise değildir. Mağaralar bu günkü harçla ve briketle örülmüş betonarme binalardan daha sağlam fıtrî taş binalardır. Eski insanların fıtratla daha çok örtüşen bir hayat yaşadıkları gerçektir.
Fakat meselâ ateşi rastgele sürterek buldukları, ilk yazıyı falancaların yazdıkları, ilk insanların işaretlerle konuştukları gibi söylemlerin çoğunun doğruluğu şüphe götürür. Çünkü vahiy elinin, yani peygamberlerin insanlık medeniyetine katkıları çok yüksek olmuştur. Tarih kitaplarında bundan bahsedilmiyor. İlk kitabın Hazret-i Âdem'e indiği, ilk konuşanın Hazret-i Âdem olduğu, keza ilk buğday ekenin Hazret-i Âdem olduğu bilinmekle beraber, ateşi yakmanın ve buğdayı pişirmenin de vahiy eliyle ona gösterilmiş olması pek muhtemeldir.
2- Bazı belgesellerde bir aslan bir yavru ceylanı yiyor. Onlar buna doğanın bir kanunu diyor. Bunun gerçeği nedir?" 2- "Tabiat kanunları" denilen şeyler, Allah'ın kâinatta cereyan eden kurallarıdır. Buna "âdetullah" (Allah'ın âdeti), "sünnetullah" (Allah'ın kanunları) veya "şeriat-ı fıtriye" (fıtrat/yaratılış kanunları) da denilir. Üstad Said Nursî Hazretlerinin ifadesiyle, aslanın ve kaplanın helâl rızkları, Allah'ın kâinata koymuş olduğu kanunlara göre, ölmüş hayvanlardır.1 Aslanın canlı yavru ceylanı yemesi, aslanın fıtrat kanunlarına itaati değil, isyanıdır. Çünkü sağ hayvanları öldürüp rızk yapmak, fıtrat kanununca hayvanlara haram kılınmıştır. Aslan bu isyanının bedelini, yine fıtrat kanunu hükümlerine göre öder. Yani kendisi de bir avcının silâhına hedef olur.
Alıntıdır