Kuluçka makinesi de Türk icadı çıktı. İlk kuluçka fırınlarını atalarımız yaptı.
Yıllardan beri hafife alıp durduğumuz sarıklı atalarımız birçok sahalarda olduğu gibi, tavukçuluk sahasındaki keşifleriyle de dünyayı hayretler içinde bırakmış adamlardır.
Bunun ne demek olduğunu anlamak için Fransız seyyahlarından/gezginlerinden Le Bruyn ve İngiliz seyyahlarından Melton'un seyahatnamelerine şöyle bir göz gezdirmek kâfidir. Batıcılarımızın Batıdan aldığımızı zannedip imrendikleri kuluçka makinalarımızın en mükemmel şekli bizim işte o şerefli atalarımızın icâdlarından olduğu, bütün Batı menbalarının/kaynaklarının ittifakıyla sabittir.
Meselâ Comeile Le Bryun'ün 1732 de La Haye de neşrolan 'Voyages au Levant' ismindeki beş ciltlik büyük seyahatnamesinin ikinci cildinin 64-70'inci sayfalarında kendisinden evvelki seyyahların izahatı da karşılaştırılmak suretiyle verilen malûmata göre, o zaman bir Osmanlı vilâyeti merkezi olan Kâhire'de zengin bir Türk iş adamı ilk kuluçka fırınlarını yaptırıp işletmeğe başlamıştır.
Muhtelif/çeşitli seyahatnamelerin bu mesele hakkında verdikleri izahatın bazı ehemmiyetsiz teferruatında(önemsiz ayrıntılarında) bir takım ihtilâflar/farklılıklar bulunmakla beraber, umûmi/genel hatlarında hepsi müttefiktir/ittifak halindedir.
Yer altında yapılan kuluçka fırınları kerpiçtendir. Üzerlerinde birer değirmi menfez vardır. Bunlar fazla hararetinden çıkması için yapılmıştır. Bir fırın binasında umumiyetle/genellikle yirmi dört fırın bulunur. Bu fırınlar on ikişerden iki tarafa ayrılmış ve aralarında işçiler için küçük bir yol bırakılmıştır. Her iki taraftaki onikişer fırının altısı üstte ve altısı da alttadır. Yani fırınlar iki katlı demektir.
Bunların saman ve gübre yakılarak ısıtıldığından bahsedilir. Yumurtalar umumiyetle üst fırına konulur ve alt fırında ateş yakılır. Bazan da bunun aksi yapılır. Civcivlerin kabuklarından çıkışı yirmi birinci gün başlayıp yirmi ikinci günü nihayet bulur. Yalnız Mısır'ın sıcak ikliminden dolayı bu faaliyet kış mevsiminin dört ayına münhasırdır. Fırınların büyüklüğüne göre her birine sekizyüzden sekizbine kadar yumurta konulduğu hakkında muhtelif rivayetler vardır.
Diğer vilâyetlerimizde de kurulan bu kuluçka fırınları sayesinde Avrupa'ya civciv ihracatı yapılmış, Türk rekabetine dayanamayan Avrupalı tavukçular Türk fırın piliç etlerinin tabiî/doğal piliçler kadar lezzetli olmadığı hakkında şâiyalar çıkarmış, fakat buna rağmen Floransa dukası Türkiye'den mütehassıslar/uzmanlar getirtip önce İtalya'da teşebbüse geçmiş ve ondan sonra da bu Türk icadı Lehistan'a varıncaya kadar bir çok memleketlere yayılmıştır.