DAVRANIŞ ÖZELLİKLERİ
Sürü Koruma Davranışı
Ortalama 300 başlık bir koyun sürüsünü korumak için ikisi erkek biri dişi olmak üzere en az üç yetişkin Kangal köpeğine gereksinim vardır.Kangallar görevlerini genellikle çobandan bağımsız olarak yaparlar.Sürüde en az bir dişi Kangalın bulunması gereklidir.Çünkü dişi köpekler dişi kurtlara karşı daha duyarlıdır.Analık içgüdüleri nedeniyle koruma duyguları daha da gelişmiştir.
Asılardan beri sürü koruma görevi yapan Kangal köpeğinde bu davranış içgüdüseldir.Sürü koruma görevini yaparken farklı zamanlarda farklı davranış şekilleri gösterirler.Sürü meraya ilk çıktığı zaman köpekler sürüden biraz uzaklaşıp etrafı kolaçan ederler.Yaşlı ve deneyimli olanlar arada bir sürüyü kontrol ederler.Genç ve deneyimsiz olanlar sürüden bira daha fazla uzaklaşabilirler.Herhangi bir tehlike yoksa,sürü belirli bir yerde otlamaya başladığında genellikle sürüyü gözlemleyebilecekleri yüksekçe bir yerde yatarlar.(Rüzgarın estiği yöne doğru sürünün farklı yerlerinde yatarlar.)Sürü herhangi nedenle ürkerse,yerlerinden ok gibi fırlarlar,sürüyü tehdit eden kurt gibi herhangi bir yırtıcı hayvan varsa aynı hızla onun peşinden koşarlar.Kısa mesafede kurda kim yetişirse kurdun üstüne atlar (Kurda Çöker) ; Diğerleri de ona yardıma gelir.Kurda yetişme olayı sık görülen bir durum değildir.Genellikle kurt kaçar ve köpeklerde bir süre kovaladıktan sonra sürüye geri dönerler.Bazı köpekler ise inatla kurdun izini takip edip onu yakalamaya çalışır.Kurt kovalayan bazı kangalların birkaç gün sonra sürülerine döndükleri görülmüştür.
Kurtlar genellikle koloni halinde yaşarlar.Dolayısıyla sürüye grup halinde saldırırlar.Kurdu uzun süre kovalayan Kangallar,sürüyü savunmasız olarak bırakırlar.Bazı kurtlar koloniden birini köpekleri peşine takması için görevlendirir,sonra farklı yönlerden sürüye saldırırlar.Çobanların bu durumlar için önlem almaları gerekebilir.Bunlardan biri,köpeklerden bir veya ikisini yanında bağlı olarak yedekte tutmaktır.Diğer köpekler kurdun peşine takılıp sürüden uzaklaşınca yedek köpekler devreye girer.Bu gibi Saldırıları önlemek,çobanın ve köpeklerin deneyimlerine bağlıdır.Daha önce bütün saldırılara mağruz kalmış köpekler kurdu bir süre kovaladıktan sonra geri dönüp sürüsünün çevresinde çark gibi döner ve etrafı araştırırlar.Köpekler geri dönerken bazen bir veya ikisi takibe devam eder.Sürünün yanına dönen köpekler,sürüyü tehdit eden herhangi bir tehlike olmadığını görürse ve hala kurdun peşinde köpek varsa tekrar kurdun peşine düşerler.Köpeklerin bu davranışı,günün değişik zamanlarına göre farklılık gösterir.Gündüz ısrarla kovalarken gece vakti kovalamada fazla ısrarcı olmaz ve sürülerinin başına çabuk dönerler.
Kurdu ısrarla takip eden Kangallar,saldırıyı püskürtüp kısa süre sonra sürünün yanına dönen kangallar kadar uzun ömürlü olmazlar.Bunun iki nedeni vardır:Birincisi,kurt kapanı denilen tuzağa düşerek kurtlar ; ikincisi,diğer sürülerin köpekleri tarafından öldürülme olasılıklarının yüksek olmasıdır.Israrcı kangallar günün birinde kurtların bir davranış şekli olan ve kurt kapanı adı verilen tuzağa düşüp onlara yem olurlar.Kurt kapanı;kurtlardan birinin sürüye yanaşıp köpeklerin dikkatini çekerek kaçması ve peşinden gelen köpeği sürüden uzak bir yerde,aile fertleri ile pusuya düşürüp öldürmesine denir.
Kangalların diğer sürülerin köpekleri öldürülmesi olayında ise çobanların rolü büyüktür.Bu çobanlar;kurt kovalarken sürüden uzaklaşan cesur bir Kangal köpeğine,dönüşte -koruyup kollamaları gerekirken-kendi köpeklerini saldırttırırlar. Bu ve benzeri olaylardaki çobanın davranışı,eğitimi ve bilinçli olması ile ilgilidir.
Kurdu çok uzun süre kovaladıktan sonra öldüren Kangallar da vardır.Bu uzun takipten sonra kurtlar kurtulsalar da takipte ısrarlı olan Kangalların koruduğu sürülere ikinci kez yanaşmazlar.Sürü emniyetini elden bırakmayan ve kurdu kısa bir süre kovalayıp geri dönen Kangalların sürüleri ise kurt saldırılarına daha fazla maruz kalırlar.
Kurtlar yavrularını büyütünceye kadar,yerlerini belli etmemek için,yuvalarının etrafındaki sürülere zarar vermekten kaçınırlar.Saldırılarını en çok gece ve sabahın erken saatlerinde yaparlar.Kurt saldırılarının ender görüldüğü gündüz vakitlerinde Kangallar,yarı uyku halinde dinlenmesi ile harekete geçerler.Kangallar geceleri daha aktiftir ve sürü yatana kadar sürekli etrafında dolaşırlar;sürü yattıktan sonrada etrafında belirli bir konumda yatarlar.
Çoban,gece uyurken sürünün hareketlenmesi halinde uyanık için,sürü içinden kendine alıştırdığı bir koyunu eline bağlar. Bu koyuna halk arasında''bağcak koyunu'' denir.Dinlenmekte olan sürü herhangi bir nedenle hareketlendiğinde bağcak koyunu da harekete geçerek çobanı uyandırır.Çobanın herhangi bir sebeple sürüsünün yanında bulunmaması halinde bile,sürü hareket ettiği zaman,deneyimli ve iyi yetiştirilmiş Kangallar -çoban aramadan- sürüyle birlikte gider ve sürünün korunmasını sağlamaya çalışırlar.İyi bir Kangal köpeği şartlar ne olursa olsun sürüyü asla yalnız bırakmazlar.
Kangallar sürüye yaklaşan yabancı insanlara karşı da sürüyü korurlar.Yaklaşan bir yabancı gördüklerinde bir araya gelip havlayarak ona doğru koşarlar ve onu uyararak onu sürüden uzak tutmaya çalışılar. Çoban müdahale etmez ve yabancı koşarak kaçarsa köpekler onu kovalar ve yaralanmasına neden olabilir.Kangallarda bölge koruması ön plandadır.Sürüden uzak bir mesafeden geçen yabancılara sadece havlayarak varlıklarını bildirirler.
Sürüde kullanılacak Kangalların kardeş olmalarına özen gösterilmelidir.Çünkü kardeş birbirlerini daima kollar ve hiç bir durumda terk etmeler.
Sürüde bulunan Kangallar arasında daima hiyerarşik bir düzen vardır.En güçlü köpek sürünün lideridir.Doğal şartlarda dişi ile o çiftleşir.Aralarında kavga çıkan gençlere o müdahale edip ayırır.Yemek aynı kaptan yenecekse önce o karnını doyurur.
İnsanlara Karşı Davranış
Kangal köpeği sahibine bağlı,yabancı kişilere tepkilidir.Sorumlu olduğu bölgeye -insan dahil-hiçbir canlıyı sokmamaya çalışır.Sahibi yanındayken yabancı kişilere karşı fazla tepki göstermez.Davranış bozuklukları ve istisnalar hariç hemen saldırıya geçmez.Yabancı şahsı birkaç kez havlayarak bekler ve sahibinin komutunu bekler.
Kangal köpeğinin merhamet duygusu gelişmiştir.Normal şartlarda sahibi ve bakıcısına karşı saldırgan değildir.Savunmasız kişilere -özellikle kadın ve çocuklara karşı- uysal ve yumuşak davranır.kangalın iyi huylu olması büyük ölçüde büyüme dönemindeki yetiştirme şekliyle ilgilidir.İnsanlara ve çevreye alışması çok küçük yaşlarda başlar.Henüz gözü açılmamış eniklerin her gün itina ile sevilip okşanması,ileriki yaşlarda insanlarla daha iyi ilişki kurmalarına yardımcı olur.Yavru büyürken her aşamada ona sevgi ve şefkat ile yaklaşılmalı,nelerden hoşlanıp hoşlanılmadığı belirlenmelidir.Hatta ev ve bahçe ortamlarında yaşayan Kangal yavrularına belirli zamanlarda radyo ve televizyon dinletilmesi,onların sosyalleşmelerine yardımcı olur.Ancak tüm bu sosyalleştirme çalışmalarının bir disiplin içerisinde yapılmasına dikkat edilmelidir.
Bazı kimseler,bekçilik etmesi için yetiştirilen köpeklerin ıssız ve karanlık bir yerde dış ortamdan izole edilmiş şekilde yetiştirilmelerini tavsiye ederler.Bu tavsiyeye göre yetiştirilen köpeğin daha saldırgan olup daha iyi koruma yapacağını savunurlar.Halbuki bu şartlarda yetişen bir köpek yeterince güneş ışığı almadığı için sağlıksız olur.Ayrıca insanlarla sağlıklı iletişim kurmadığı için korkak ve ürkek tavırlar sergileyebilir yada aşırı ve hedefsiz saldırganlık gösterebilir.
Bekçilik için yetiştirilen Kangalın görevi,bulunduğu bölgeye yabancı kişilerin yaklaşması durumunda,onları havlayarak uyarmak ve yaklaşmamalarını sağlamaktır.Bekçilik görevi yapan köpekler için saldırma ve yaralama başvuracakları en son davranış şekli olmalıdır.İri ve güçlü bir köpek olan Kangalların yanlış yetiştirilme sonucu saldırganlaşması ve kontrolden çıkarak amaçsızca etrafa zarar vermesi,hem köpek hem de sahibi için tehlikeli sonuçlar doğurur.
Kangal,öldürmek için tasarlanmış bir hayvan değildir.Örneğin pitbull ırkı köpekler gibi öldürmek amacıyla saldırmaz.Bölgesine giden yabancı bir insana saldırmaya kalktığında bu kişi hareketsiz durur veya bulunduğu yere oturursa,Kangal bu davranışı teslimiyet olarak algılar ve sahibi gelene kadar yabancıyı hareketsiz tutmak için etrafında dolaşır.Bu davranış biçimi Kangalların insanlara öldürmek amacıyla saldırmadığına örnektir.Kangal,sahibini ve ailesini koruma görevini yerine getirirken iyi ve kötü niyetli insanları ayırt etme yeteneğine sahiptir.Eğer gelen kişinin kötü niyetli olduğuna inanırsa harekete geçer.Amacı öncellikle düşmanı eyleminden caydırmak ve uzaklaştırmak aksi takdirde teslim almaktır.Mecbur aldığında düşmana ciddi zararlar vermekten çekinmez ve bunu yapacak güce sahiptir.
Çiftleşme Döneminde Davranış
Dişiler genellikle yılda iki kez kızgınlık gösterirler.Erkekler ise her zaman çiftleşmeye hazırdır.Aynı yerde büyütülen kardeşler genellikle çiftleşmezler.Dişiler sadece proöstrüs kanamaları bittiğinde erkekle çiftleşmeyi kabul ederler.
Çiftleşme döneminde Kangallar huzursuz ve saldırgan olurlar.Çiftleşme dönemi doğal şartlarda,koyun sürüsü yanına gerçekleşirse,dişinin bulunduğu sürüdeki erkekler ile -kızgın dişinin kokusunu alan- diğer sürüdeki erkekler arasında kıyasıya bir mücadele başlar.Kavga eden erkekler arasında ciddi yaralanmalar meydana geçebilir.Kavgalar sonucu bu tip yaralanmalara müdahale edilmez ise köpekler ölebilir.Bazen kızgın dişiler erkekleri peşine takıp sürüden uzaklaştırarak sürüyü korumasız bırakabilirler.Ayrıca sürüdeki diğer dişilere karşı sert davranışlarda bulunabilirler.
Kayıtlı bir yetiştirme için kızgınlık gösteren dişinin daha önceden belirlenen erkek ile kapalı bir yere konması gerekir.(Yavruların soy kütüğünün oluşturulması ve olumsuzlukların engellenmesi için) dişi ile aynı yerde bulunan erkekler aşırı sahiplenme davranışı gösterirler.Bazı erkekler sahiplerini bile kıskanarak dişiye yaklaştırmazlar.Bazı dişiler kızgınlık gösterdikleri halde kapatıldıkları erkekle seçici davranarak çiftleşmeyebilir.
Çiftleşme tamamlandıktan sonra hayvanları birbirlerine kenetlenerek yaklaşık 15 (on beş) dakika kalırlar ve daha sonra ayrılırlar.
Analık Davranışı
Kangal köpeklerinde -birçok canlıda olduğu gibi- gelişmiş bir analık yeteneği vardır.Bu yetenek kalıtsal olarak yavrulara geçer.Dişi damızlık seçimi yapılarak bu özelliği de dikkate almak gerekir.Analık yeteneği doğum sayısı ile birlikte artar.Aynı ırk içerisindeki köpeklerde bile analık özelliği farklıdır.İlk doğumda hiçbir sorun yaşanmasa da bazen tecrübesiz genç dişiler yavrularının üzerlerine yatarak ezilmelerine neden olabilirler.Yavruların ezilmesi köpeğin fazla iri olması ile de ilgilidir.Bazı dişilerde ise analık özelliği çok yetersizdir.Doğumdan sonra yavrularını kurutmaz ve emzirmekten çekinir.Böyle durumlarda yavruların kurulanması ve emzirilmesi için müdahale edilmesi gerekir.Ayrıca ilk doğumlarda yavrularının ölümüne neden olmaları,bu dişilerin sonraki doğumlarında da benzer davranışları sürdürecekleri anlamına gelmez.
Kangallar genellikle yavrularına karşı şevkatli ve koruyucu olmalarına rağmen kendilerine verilen -özellikle et ve kemik türü- yiyecekleri yavrularından bile kıskanabilirler.Ayrıca emzirme döneminin sonlarına doğru yavruların büyüyen diş ve tırnaklarından rahatsız olan analar,yavrulara hırlayıp bazen de uyarı anlamında ısırabilirler.Bu tip olayları engellemek için anaya,istediği zaman yavrulardan uzaklaşabileceği bir alan sağlanması; yiyeceğinin yavrularının erişemeyeceği bir yerde verilmesi ve doğum bölmelerine,yavruların belli bir yaşa gelene kadar içinden çıkamayacakları engeller yapılmasında yarar vardır.
Dişi Kangallar yaban hayatta yaşayan bir çok hayvanda da görüldüğü gibi mide içeriklerinin yavrularının önüne kusup onları beslemeye çalışırlar.Bu davranış genellikle yavruların büyüdüğü ve ana sütünün yetmediği zamanlarda görülür.
Doğum yapmış dişi,diğer köpeklere ve yabancı insanlara karşı serttir.Özellikle doğumu takip eden ilk günler,sahibine ve birlikte yaşadığı köpeklere bile sert davranabilir.Bu davranış yavrularına zarar gelmediğini gördüğünde zamanla azalır.
Beslenme Davranışı
Doğadaki tüm canlılar yaşamlarını sürdürmek için beslenmek zorundadır.Dolayısıyla yiyecek için hem diğer türlerle hem de kendi türündeki bireylerle mücadele içindedir.Bu doğal davranıl köpeklerde yiyeceklerini kıskanma şeklinde ortaya çıkar.Yavru iken gerekli eğitimi alamayan köpekler bu davranışlarını hayat boyu sürdürürler.
Etobur olan köpekler et ve kemik gibi yiyecekleri diğer yiyeceklerden daha çok sahiplenir ve kıskanırlar.Yal ve ekmek gibi yiyecekleri sorun çıkarmadan beraber yiyebildikleri halde et ve kemik gibi yiyecekleri aynı kaptan yemeleri hemen hemen imkansızdır.Kangal yetiştiricisi için olumsuz sayılabilecek bu davranış,Köpek yavru iken eğitilerek önlenebilir.Bunun için yetiştiricinin yavrulara et ve kemik gibi yiyeceklerin eliyle vermesi ve bazen de yavrunun ağzından bu yiyecekleri çıkarıp alması gerekir.
Günlük yiyeceklerin her gün aynı saatte verilmesinde yarar vardır.Özellikle sürü halinde yaşayan köpekler,verilen yiyecekleri çabuk tüketmeye çalışırlar.Tüketemediklerini de daha sonra yemek üzere gömerler.Evde veya bahçede tek olarak yaşayan köpeklerde çok hızlı yemek tüketme alışkanlığı görülmese de artan yiyecekleri saklama alışkanlığı devam eder.Verilen yiyecekler karışım halinde ise yemeğe önce et ve kemik gibi lezzetli yiyeceklerden başlar.Kangallar enerjilerini çok iyi kullandıkları için iri cüsseli olmaların rağmen fazla besin tüketmezler.
IRK ÖZELLİKLERİ
Morfolojik Özellikler
Kangal köpeklerinde vücut iri ve kaslı,tüyler sık ve kısadır.Vücudu örten kılların rengi kirli beyaz,açık sarı ve açık kahverengi arasında değişir.Ağız çevresi,gö çevresi ve kulaklar siyahtır.Bu renkler Kangal köpeğine ait bir ırk özelliği olarak kabul edilmektedir.Gözler kahverengi tonlarındadır.Baş büyük ve yuvarlağa yakın,kulak orta uzunlukta ve yatık,burun nispeten küttür.Göğüs geniş ve derindir.Bel orta uzunlukta,kuyruk yukarı doğru kıvrıktır.Bacaklar yüksek ve kalın,pençeler büyüktür.Parmak sayıları ön ayakta dört,arka ayakta dörttür.
Vücut Yapısı
Kangal köpeği iri yapılı köpek grubunda yer alır.Sürü koruma köpeği olduğu için anatomisi,bu görevi en iyi şekilde yapmasını sağlayacak biçimde oluşmuştur.Mevcut köpek ırklarının çoğu melezleme yoluyla elde edildiğinden, melezleme de kullanılan köpeklerin farklı yapıdaki vucut bölümleri,melez köpekte uyumsu olarak bir araya gelebilmektedir.Dolayısı ile bazı köpek ırkları,tenasübe(vücut uyumluluğuna)aykırı ve vücut bölümleri ile karakterize olmaktadırlar.Kangal köpeğinin yapısında ise ırk özelliği olarak beliren herhangi anormal bir yapı görülmez.Örneğin vücuda göre kafanın büyük olması,bacakların fazla kalın olması veya derinin kıvrımlı,kılların çok uzun veya çok kısa olması gibi.
Kangal köpeği iri yapılı,büyük kafalı,derin ve geniş göğüslü,sağlam ve kuvvetli bacak yapısına sahip olmasına rağmen bu bölümler ile vücudun diğer bölümleri arasındaki uyum mükemmel olduğu için bunların gelişmişliği fark edilmez.Onun bu mükemmel yapısını koruması,yaşamını sürü koruma köpeği olarak devam ettirmesiyle mümkündür.Nitekim İskoç Çoban Köpeği Collie,Kraliçe Victoria'nın teşvikiyle yapılan yetiştirme sonucu uun tüylü bir ev köpeğine dönüştürülmüştür.Düz alınlı Bull Terrier köpekleri,aralarından alnı hafif çıkıntılı bir köpeğin 1950'lerde bir yarış kazanması üzerine,bu yönde yapılan yetiştirilmeye -zamanla- tümsek alınlı bir ırka çevrilmiştir.Newfoundland, St Bernard ve İngiliz Mastifi gibi bazı iri yapılı köpek ırkları daha da iri olmaları için,uzun süren seleksiyon çalışmaları ile devleştirilmiş,sonunda iş yeteneği azalmış,hantal bir ırka haline getirilmişlerdir.Aynı şyler Shar-Pei ve Napoliten Mastifinin derisinin kıvrımlı;İngiliz Bulldogunun iri kafalı ve basık burunlu olması için yapılmıştır ki,bu ırk günümüzde kafanın fazla büyük olmasından kaynaklanan birçok olumsuzlukla karşı karşıyadır.(Göz kapakları ve dudaklarının sarkık olması gibi) Kangal köpeğinin böyle bir durumla karşılaşmaması yetiştiricilerin yetiştiricilerin uygulayacağı metotlara bağlıdır.Kangalın sürü koruma köpeği olarak ırk özelliklerinin korunması,bunun içinde uygun yetiştirme metotlarının uygulanması gerekmektedir.Aksi taktirde dünyada birçok köpek ırkının yaşadığı olumsuz gelişmeler Kangal köpeğinin de başına gelecektir.
Canlı Ağırlık ve Vücut Ölçüleri
Kangal köpeklerine ait canlı ağırlık,vücut ve baş ölçüleri ile ilgili veriler genelde devlet ve üniversite çiftliklerinde yetiştirilen Kangal köpeklerinden elde edilmiştir.Bu çiftliklerde özel yetiştirme metotları ile iyi bakım ve beslenme uygulandığı için elde edilen verilerin köy şartlarında yetiştirilen köpeklere göre genelde yüksek olması beklenir.Başka bir deyişle köy şartlarındaki Kangalların canlı ağırlık ve vücut ölçülerinin bu ortalamalardan düşük olması normaldir.
Kangal köpeklerinde vücut uzunluğunun cidago (omuz) yüksekliğine oranı 100/85-90'dır.Yani vücudun yandan görünüşü kareye yakın dikdörtgen şeklindedir.Canlı ağırlık ve vücut ölçüleri köpeklerin yetiştirildiği yer (köy,dağ,arazi,çiftlik,bahçe vb) ile bakım ve beslenme şekline bağlı olarak büyük farklılıklar göstermektedir.İyi bir Kangal köpeğinde yüksek canlı ağırlık ve vücut ölçüleriyle birlikte bu ölçülerin birbiri ile uyumluluğu da önemlidir.
Kafa ve Boyun Yapısı
Köpeklerde genelde üç tip kafa yapısı görülmektedir.Bunlar;dar ve uzun kafa yapısı(dolichocephalic),kısa ve geniş kafa yapısı(brachycephalic) ve ikisinin arası kafa yapısı(mesaticephalic) olarak sıralanabilir.Kangal Köpekleri mesaticephalic kafa yapısına sahiptir.Kafa büyük ve bölmeleri arasındaki uyum iyi olduğu için güzel görünümlüdür.Vücudun diğer bölümleriyle orantılıdır.Gözler yuvarlak olup kahverengi tonlarındadır.Halk arasında koyu renk gözeler makbuldür.Gözler arasındaki mesafe normal uzunluktadır.Göz kenarları St Bernard ve Basset Hound ırkı köpeklerde olduğu gibi sarkık değildir.Bu özellik Kangalın tozlu havalardan olumsuz etkilenmesini önler.Dudaklar sıkı ve koyu renkte olup İngiliz Mastifi ve Danoalarda olduğu gibi sarkık değildir.(Sarkık dudaklar fazla salya akmasına sebep olur.) Kulakların arası geniş ve hafif kubbemsidir.Alın çıkıntısı genellikle belirgin değildir.Alın ile burun bölgesi arasında zarif bir eğim vardır.Burun uca doğru olup vücuda sağlam bir şekilde bağlantılıdır.Boynun alt kısmında,çene altından göğüs bölgesine doğru bir oluk yapar şeklinde,iki taraflı olarak uzanan gerdan bulunur. Yavrularda belirgin olarak görünen gerdan erginlerde fazla değildir.
Vücut Bölümleri ve Bacaklar
Uzun yıllar Anadolu'nun zor şartlarında koyun sürülerinin koruyuculuğunu yapmak Kangal köpeğine,kendine özgü bir vücut yapısı ile güçlü bir kas ve iskelet sistemi sağlamıştır.Sürülerle merada uzun mesafeler yürümek ona dayanıklılık,kurdu kovalamak için sürat,uzun sğre koşabilme yeteneği ile kurtla boğuşup üstün gelmesini sağlayacak yapı ve cesareti kazandırmıştır.Kangallarda göğüs derin ve geniştir.Yandan bakıldığında diğer tarafta kalan dizin görülmesi göğüs derinliğinin iyi olduğunun işaretidir.Böylece akciğerin hacmi ve kapasitesi artar ve buda Kangalın daha uzun mesafe koşmasını sağlar.Boynun sırt omurlarına bağlandığı yerde cidago adı verilen hafif bir yükseklik vardır.Cidagodan başlayan sırt çizgisi çok zarif eğimle bel çizgisiyle birleşir.Sağrı çizgisi hafif yukarı doğru çıkarak cidago yüksekliğine yakın bir seviyede hafif bir eğim yapar ve kuyruk sokumuna ulaşır.Göğüsün alt çizgisi ön bacaklar arasından yere paralel ve düz bir şekilde devam eder;son kaburgaya yaklaşırken çok hafif bir eğimle yukarıya doğru yönelir.Karın bölgesinin başladığı noktadan itibaren daha dik bir şekilde yukarı doğru devam eder ve arka bacakla 85-90 derecelik bir açıyla birleşir.Ön bacaklar sağlam yapılı ve birbirine paralel olup yere dik olarak inerler.Ön bacağın üst kol kemiği ile kürek kemiğinin birleştiği açı;ön bacakların hareketliliği ile göğüs kafesinin esnekliğini artırarak hayvanın hızlı koşmasını ve çabuk yorulmamasını sağlar.Bu açının ideal ölçüsü -tazılarda olduğu gibi -60-70 derecedir.İyi bir Kangal daki açı buna yakındır.
Ön bilekler arka bileklerden daha kalındır.Çok az öne doğru açılarak pençe ile birleşirler.Pençeler büyüktür ve yere sağlam basar.Kangallarda parmakların arasının ,sıkı olan kedi pençesine benzer olanı makbuldür.Tırnaklar kısa ve pençe rengine yakın renkteolmalıdır.Arka bacaklar güçlü kaslardan oluşur.Hafif dışbükeydir.Arka incik öne göre daha uzun ve incedir.İçe doğru eğimi daha fazladır ve büyük pençelerle sağlam bir şekilde yere basar.Kuyruk kalın olup uca doğru incelir.Uzunluğu aşağıya doğru sarkık durumdayken dirsek seviyesindedir ve genelde ucu kıvrıktır.Yukarı kalktığında sağrı kıvrımlar oluşturur.Kuyruk kıvrımları Kangalın bir simgesi olarak kabul edilmekle birlikte tırpan şeklindeki kuyruk yapısı da görülebilir.
DÜNYA ÇOBAN KÖPEKLERİNİN KÖKENİ
Bronz cağına ait fosil kalıntılarında ( MÖ 4500 ) beş tip köpeğin varlığı saptanmıştır.Bunlar mastifler,kurda benzer köpekler,tazılar,puanter tipi köpekler ve çoban köpekleridir.Genetik mutasyon,göç ve seleksi yon sonucu, bu köpeklerden köken alan yüzlerce köpek ırkı meydana gelmiştir.Ayrıca yakın çağda, değişik ırklar arasında yapılan melezlemeler ile birçok yeni ırk meydana getirilmiştir.
Bu köpek tiplerinden mastif tipinin taş devrinde Tibet'te yetiştirildiğine; sonraları Babilliler, Asurlular, Persler ve Romalılar tarafından savaş köpeği olarak kullanıldıklarına inanılmaktadır.
Bugün dünyada var olan çoban köpekleri ile mastif köpeklerinin kökeni konusunda iki temel görüş mevcuttur:
Birincisi, suru koruma köpekleri ile mastif köpeklerinin Tibet Mastifi'nden köken aldığı ve dünyada yayıldığı görüşüdür.Bazıları da Tibet Mastşf'inin Orta Asya'daki çoban köpeklerinden köken aldığını savunmaktadır. Bu kişilere göre ilk olarak çoban köpekleri mastiften bağımsız olarak Türkmenistan'da ortaya çıkmıştır. Bu görüşlerine kanıt olarak da Türkmenistan Altın Tepe'de arkeolojik kazılar sonucu bulunan ve MÖ 2-3 bin yıllarına ait olduğu düşünülen, bugünkü Alabai'a (Türkmen Çoban Köpeği ) benzer, kulak ve kuyruğu kesik heykelcikleri göstermektedirler.
İkinci görüş ise Mezopotamya'da savaş ve koruma köpeği olarak kullanılan mastif tipi köpeklerin bir koldan Asya'ya diğer koldan Avrupa'ya yayıldığı şeklindedir
TÜRKİYE'DE ÇOBAN KÖPEKLERİ
AKBAŞ
Bu köpek ırkı, daha çok Sivrihisar,Eskişehir ve Polatlı yörelerinde yetiştirildiği belirtmekle birlikte, Türkiye'nin her yerinde mevcuttur. Gözlemlerimize göre bu ırkın sayısı hızla azalmaktadır. Bunun nedeni ırkın Türkiye'de iyi tanıtılmaması ve son yıllarda Kangalın popüler bir ırk haline gelmesiyle birlikte birçok Akbaş köpeğinin Kangallarla melezlenerek kangala çevrilmesidir. Amerikan Tarım Bakanlığı tarafından yapılan ve Kuzey Amerika'da ki çoban köpeklerinin sürü koruma performanslarını konu alan bir araştırmada Akbaş ırkı birinci olmuştur. Türkiye'de ki gözlemlerimizde bu görüşü teyit etmektedir. Ayrıca Akbaşların Kangallara göre daha şüpheci ve saldırgan oldukları, sürüyü ve bulundukları bölgeyi insanlara karşı çok iyi korudukları bilinmektedir.
Akbaş ırkı köpeklerde vücudu örten kıllar beyaz olup uzun ve kısa olmak üzere iki tipi vardır. Vücut yapısı Kangallar kadar iri değildir. Sürü koruma köpeği olmasının yanında iyi bir bekçi köpeğidir.
KARS KÖPEĞİ
Türkiye'nin kuzey doğu bölgesinde değişik renk ve tonlarda çoban köpekleri vardır. Bu bölgenin ortasında Kars ilinin yer alması nedeniyle bu köpeklere Kars köpeği adı verilmiştir. Amerikalı araştırmacı David Nelson 1983 yılında bölgeyi gezerek gözlemlerini yazmış ve bu köpeklerin muhtemelen Kafkas çoban köpeklerinden türediğini vurgulamıştır. Çünkü Kafkas çoban köpeklerinde olduğu gibi bu köpeklerde de olduğu gibi bu köpeklerde de değişik renk ve tonlar vardır. Ayrıca Kafkas köpekleri gibi bunlar da hem dağ ve ovalarda koyun, sığır sürülerini hem de köy ve kasabalarda evleri korumaktadır.
Kars köpeği denilen bu köpeklerde, siyah, kızıl kahverengi, gri, siyah ve kahverengi karışımı, beyaz, gri parçalı beyaz ve koyu renk üzerinde beyaz nişaneler gibi çok farklı renkler görmek mümkündür.Kısa kuyruklu olduğu söylenmektedir.
Bu köpeklerin bir ırk olup olmadığı, adının ne olması gerektiği, ırk ve davranış özellikleri ile genetik yapıları hakkında bilimsel çalışma yapılması gerekmektedir.
TÜRK MASTİFİ
Türkiye'de çoban köpekleri arasında en çok tanılan ırk Kangal'dır. Akbaş ve Kars çoban köpeği gibi diğer çoban köpekleri, - TSE standartlarında yer almalarına rağmen –fazla tanınmamaktadır. Yabancıların çoğu ise Türkiye'de tek bir çoban köpeği ırkının var olduğunu savunmakta ve buna da Anadolu çoban köpeği demektedir.
Türkiye gibi geniş bir coğrafyaya sahip bir ülkede tek bir ırk çoban köpeğinin bulunması mantıklı değildir. Nitekim ülkenin değişik yörelerine özgü çoban köpeklerinin var olduğu bilinmektedir. Bunların en çok ilgi çekeni ise özellikle Aksaray. Koçhisar, Nevşehir yörelerinde bulunan ve – benzerlikleri ile Kangal köpeği ile karıştırılan mastif tipi köpeklerdir. Bu köpeklerin çok eskiden beri var olduğu ve dövüş ile koruma amaçlı kullanıldıkları yöre halkı tarafından belirtilmektedir. Yaptığımız gözlemler, bu köpeklerin Kangal ırkına göre iri yapıda, mastif tipi kafaya sahip. Kısa kıllı, Kangalınki kadar kıvrık olmayan kuyruk yapısına sahip, insan ve diğer köpeklere karşı daha saldırgan köpekler oldukları şeklindedir. Renk olarak ta mastif ırklarında görülen karabaşlılık, çaparlık ve alalık görülmektedir. Ayrıca bu köpekler dudaklarının fazla sarkık olması ile dikkat çekmekte ve yörede ''Malaklı'' olarak ta bilinmektedir.Türkiye'de kayıtlı köpek yetiştiriciliği yapılmadığından, bu köpeklerin kangal ve diğer çoban köpekleri ile çiftleştirilmesi sonucu değişik tip ve renkte köpeklere rastlamak da mümkündür.
Bize göre bu köpekler, Mezopotamya uygarlıkları tarafından kullanılan savaş ve koruma köpeklerinin günümüze ulaşmış temsilcileridir. Bizce bu köpeklere ''Türk Mastifi'' denmesi doğru olur. Çünkü aralarında belirgin farklar bulunan Kangal köpeği ile karıştırılması, der iki ırkın dejenere olmasına neden olabilir.
Türkiye'nin değişik yörelerinde hiç araştırılmamış köpekler bulunmaktadır. Bunların morfolojik, fizyolojik ve genetik düzeyde araştırılması gerekmektedir. Böylece Türk Mastifi de dahil olmak üzere Türkiye köpek ırkları tespit edilerek ırk standartları belirlenebilecektir. Bu güne kadar Türkiye'de var olan köpek ırkları hep yabancılar tarafından adlandırılmış sonra bu adlar bize kabul ettirilmeye çalışılmıştır. Umarız Türk Mastifi bu açıdan bir ilk olur ve yakın gelecekte farklı bir ırk olarak dünya literatüründeki yerini alır. Çoban köpeklerini Koruma Derneği olarak bu konu ile ilgili araştırmalarımız devam etmektedir.
YÖRÜK KÖPEKLERİ
Türkiye'nin bir çok yerinde, koyunculuğun yoğun olduğu bölgelerde görülürler. Değişik renk ve tonlarda; uzun. Orta veya kısa kıllı olabilirler. Genel olarak Yörük veya Çoban köpekleri olarak adlandırılırlar. Bu köpeklerin MS 1000 yıllarında Yörükler ( Türkmen Göçebeler ) tarafından Orta Asya'dan Anadolu'ya getirildikleri bilinmektedir. Ayrıca Yörük köpeklerinin, bugün Türkmenistan'da yaşayan ve değişik renk tonlarında olabilen Alabai'ların uzantısı oldukları iddia edilmektedir. Asırlardır sürü koruma köpeği olarak yetiştirildikleri için bu görevi en az Kangal ve Akbaş köpekleri kadar iyi yapmaktadırlar. Vücut yapısı olarak da Kangal ve Akbaşlara benzerler. Bu konu ile ilgili daha derin araştırmalara ihtiyaç vardır.
TÜRKİYE'DE KANGAL KÖPEKLERİ
Türkiye'de uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikaları, terör olayları, çarpık kentleşme, kontrolsüz nüfus artışı gibi nedenlerle ; mera alanlarında daralma, koyun yetiştiriciliğinde gerileme ve koyun sayısında büyük azalma olmuştur.Buna bağlı olarak esas görevi koyun sürülerini özellikle kurtlara karşı korumak olan kangal köpeklerinin sayısı da azalmıştır. Ayrıca yaşamlarından uzaklaştırıldıkları için kangalların birçok ırk özelliğinde gerilemeler başlamıştır. Türkiye'de yetiştirilen ve ırk özelliklerini taşıyan kangal köpeklerinin büyük bölümü; özel çiftliklerde, kamu çiftliklerinde veya aile yanında ; dar alanlarda, kulübe veya bölmeler içerisinde ve sürekli bağlı olarak yaşamaktadır.Bu durum hayvanın psikolojisini, davranışlarını ve hareket yeteneklerini olumsuz etkilediği gibi kas zayıflaması ve eklem bozuklukları sonucu bacak problemleri ve yürüme bozukluklarına da neden olmaktadır.Günümüzde iri ve yüksek yapılı ancak hantal ve doğal yeteneklerini büyük ölçüde kaybetmiş kangal sayısı hızla artmaktadır.
Bugün önemli yerli gen kaynaklarımızdan biri olan kangal köpekleri ; sınırlı sayıda kamu kuruluşu, hayvan sever derneği, gönüllü akademik çevreler, özel çiftlikler ve meraklı kangal severler tarafından iyi niyetle korunmaya çalışılmaktadır.Bu çabalar kangal ırkının tanıtılması, devamlılığının sağlanması ve ırk özelliklerinin korunması bakımından faydalı olmakla birlikte sürü koruma ve kurtla mücadele gibi doğal yeteneklerinde ki gerilemeye engel olamamıştır.
Kangal köpeklerinin ırk özellikleri konusuna girmeden önce bu ırkın korunmasında önemli role sahip koyun, kurt ve çobanların Türkiye'de ki durumu hakkında kısa bilgiler verilmesinde yarar vardır.
KOYUN VE KANGAL KÖPEĞİ
Türkiye'de tipik kara iklimine sahip Orta ve Doğu Anadolu Bölgeleri'nde; sert iklim şartlarına uyum sağlamış, yetersiz bakım ve beslenme koşullarına dayanıklı, düşük kombine verimli ve yağlı kuyruklu Akkaraman ve Mor karaman gibi koyunlar yetiştirilmektedir.Bu koyunlar, et, süt ve yapağı gibi verimleriyle bu bölgedeki ailelerin bütçelerine büyük katkı sağlamaktadırlar.
Türkiye koyun varlığı 1930'lu yıllarda yaklaşık 20 milyon iken, 1980'de yaklaşık 48 milyona yükselmiş ancak son yıllarda bu rakam 25 milyona kadar düşmüştür.Büyük ölçüde ekstansif ve meraya dayalı koyun yetiştiriciliğinin yapıldığı Türkiye'de bugün mera alanlarında ¾ oranında azalarak 44 milyon hektardan 11 milyon hektara düşmüştür. Bir hayvancılık işletmesinde toplam giderlerin %70 inin yem giderleri olduğu göz önünde tutulursa meranın bir koyun işletmesi için ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Mera alanlarının sürülmesi, yanlış ve yoğun otlatma gibi nedenlerle meralar yıpratılmış ve meralardan yararlanma imkanı oldukça azalmıştır.Bunun sonucunda da koyun sürüleri, beslemek için daha çok dolaşmak ve mesafe kat etmek zorunda kalmışlardır.
Orta ve Doğu Anadolu gibi yem imkanları sınırlı olan kırsal bölgelerde koyunlar, uzun ve sert kış aylarında zayıf düşer; ilkbaharda sürüler halinde otlatılmaya çıkarılırlar. Bu otlatma sonbahar aylarına kadar devam eder. Böylece kısmen göçer koyunculuğa benzer bir koyunculuk şekli kendini gösterir. Bu tip koyunculukta deneyimli çobanların yanında sürüleri koruyacak, bölge şartlarına uyumlu köpeklere gereksinim vardır. Bu görevi en iyi yapacak köpekte kuşkusuz Kangaldır. Dolayısıyla Kangalların varlığı ve ırk özelliklerinin korunması büyük ölçüde koyun yetiştiriciliğinin gelişmesi ile doğru orantılıdır.
KURT VE KANGAL KÖPEĞİ
Türkiye'nin biyolojik çeşitliliği içerisinde yer alan ve doğanın dinamik dengesinin devamında önemli rol oynayan kurt populasyonu ile ilgili bilgiler çok sınırlıdır.Uluslararası Akdeniz Agronomi Enstitüsüne bağlı araştırmacılar tarafından 1998-2000 yılları arasında, İç Anadolu kurt populasyonu nun dağılımı, büyüklüğü ve besin tercihleri araştırılmıştır. Avrupa Birliği destekli bu ilk çalışmadan sonra WWF (World Wildlife Foundation- Dünya Hayatı Vakfı) Türkiye tarafından 2000 yılından bu yana Türkiye'nin değişik bölgelerinde; kurt nüfusunun dağılımını, yaşam alanlarını, besin tercihlerini ve evcil hayvan sürülerine verdikleri zararı araştıran çeşitli proje ve çalışmalar yürütülmüştür. Çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre kurt varlığı –özellikle son yıllarda –birçok alanda oldukça azalmıştır.Ayrıca türün bazı alanlarda barınamadığı da ortaya çıkan bir başka sonuçtur. Eldeki veriler ışığında –iyimser bir tahminle –Türkiye'de bir yıl içinde, avlanma ve zehirleme sonucunda öldürülen kurt sayısının yaklaşık 1000 olduğu söylenebilir.
Türkiye'de 4915 sayılı Kara Avcılık Kanunu ( 11.07.2004 tarihli Resmi Gazete ) ve Merkez Av komisyonu Kararı ( 07.06.2004 tarihli Resmi Gazete ) ile kurt avı yasaklanmasına rağmen kurtlar öldürülmeye devam edilmektedir.
WWF- Türkiye tarafından yapılan ve insanın kurda yaklaşımını konu alan araştırmalara göre; Türkiye'nin birçok yerinde yerel halkın ve özellikle sürü sahiplerinin kurt ile mücadele etmesinin birinci nedeni, kurtların sürüye verdiği zararlardır.İnsanın kurt ile mücadelesinin temelinde koyun sürülerini kurttan koruma duygusu yatmaktadır. Dolayısıyla koyun sürülerini koruyan önlemlerin geliştirilmesi ile insanın kurtla olan mücadelesi azalacaktır. Bu önlemler içinde çoban köpekleri ve özellikle Kangallar büyük önem taşımaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde koyun sürülerini yırtıcı hayvanlara karşı korumak amacıyla çoban köpekleri kullanılmaktadır. Bu köpekler arasında Kangal ve Akbaş gibi Türk çoban köpekleri önemli yer tutmaktadır. Dolayısıyla Kangal gibi mükemmel bir sürü koruma köpeğine sahip olan Türkiye'de, bu köpeğin sürü korumada yaygınlaştırılması şarttır. Böylece sürülerin güvenliği sağlanacak ve kurtlar da öldürülmekten kurtulacaktır.
ÇOBAN VE KANGAL KÖPEĞİ
Türkiye'de koyun yetiştiriciliği genellikle meraya dayalı olarak yapılmaktadır.Karlı bir koyunculuk için koyun sürüleri,büyük oranda mera ile beslenmelidir.Koyunları en iyi şekilde yönetecek,sahip çıkacak ve meradan en yüksek düzeyde yararlanmalarını sağlayacak kişi kuşkusuz çobandır. Dolayısıyla karlı bir koyun yetiştiriciliğinde çoban, önemli bir yere sahiptir.
Bu gün koyun yetiştiricilerin çoğu iyi çoban bulamamaktan ve buldukları çobanların yüksek ücret istemelerinden şikayetçi olsalar da çobanların da zor koşullarda görev yaptığı bilinmektedir.Çobanların ekonomik ve sosyal durumlarını düzeltmek koyun yetiştiriciliğinin gelişmesine ve dolayısıyla Kangal köpeklerinin doğal yaşamlarını sürdürmelerine olumlu etki edecektir.
Kangal köpeklerinin doğal yaşamlarını sürdürebilmeleri için her şeyden önce koyunculuğu karlı ve cazip hale getirmek gerekir.Bu da koyun başına verimi artırmak,yem maliyetini düşürmek ve devletin maddi ve teknik desteği gibi tedbirlerle gerçekleştirilebilir.Koyun yetiştiricisi iyi para kazandığı zaman çobana da hak ettiği ücreti verecektir.Bununla birlikte çobanların refahını artıran tedbirlerin ve teşviklerin uygulanması da gereklidir.Eğitimli ve diplomalı çoban yetiştirilmek üzere; ıslahı,sürü yönetimi doğum ve hastalıklar ile ilgili temel bilgileri öğreten çoban okullarının açılmasında yarar vardır.
DÜNYADA KANGAL KÖPEKLERİ
Türkiye'den değişik renk ve tipte çoban köpekleri ilk kez 1960'lı yıllarında Natalka tarafından İngiltere'ye götürülmüş ve orada yetiştirilmeye başlanmıştır.Bu ülkeye giden ilk Kangallar ise 1965 yılında Konya'nın Bakırtolu köyünden alınan Gazi ve Sabahat adındaki erkek ve dişi Kangallardır ve İngiltere'ye Dr.Charmian Steele tarafından götürülmüşlerdir.Amerika Birleşik Devletleri'ne ise değişik renk ve tipte çoban köpekleri ilk defa 1960 lı yılların sonlarında götürülmüşlerdir. ABD'ye götürülen bu köpekler,Türkiye'de görev yapan Amerika'lı Yarbay Bob Ballard tarafından Ankara civarından toplanan,değişik morfolojik yapıdaki köpeklerdir.
Saf kangallar ise 1980'li yılların başında David ve Judith Nelson tarafından Amerika'ya götürülmüş ve aynı kişilerce kulübü kurulmuştur.Her iki ülkeye götürülen değişik renk ve kıl yapısındaki köpekleri için kulüpler kurulmuş ve Anadolu Çoban Köpeği adı benimsenmiştir.Anadolu Çoban Köpeği kulübünden önce İngiltere'de kurulmuş olan Karabaş Kulübü,isim konusundaki iddiasını fazla sürdürmeyerek uluslararası yarışmalara Anadolu Çoban Köpeği adı altında katılmak zorunda kalmıştır.
Bugün Amerika'da 5000'in üzerinde değişik tip ve yapıda Anadolu Çoban Köpeği vardır.Dünyada birçok köpek kulüp derneğin bağlı olduğu,Belçika merkezli Federation Cynologique Internationale (FCI),Kangal ve Akbaş köpeklerini ayrı birer ırk olarak tanımamaktadır.Bu federasyon tarafından kabul edilen sadece Avrupa'da bulunan Anadolu Çoban Köpeği kulüpleridir.Bugün Kuzey Amerika'dan Nambiya'ya çita koruma projesinde kullanılmak üzere götürülen Kangal köpekleri,belgesellerden de izlediğimiz gibi,dünyaya''Anadolu Çoban Köpeği ''(Anatolian Shepherd Dog) olarak tanıtılmaktadır.Avrupa ve Amerika'da Kangal köpeğini Anadolu Çoban Köpeği olarak tanımlayan köpek kulüplerinin bu görüşlerinde ısrarlı olacakları ortadadır.Aslında bu kulüpler de Kangalların ayrı bir ırk olduğunun bilincindedirler ancak bu doğruyu kabul etmek çıkarlarına ters düşmektedir.Çünkü ellerinde bulunan değişik tip ve renkteki binlerce köpeğin pazardaki yerini korumak zorundadırlar.Ayrıca dünyada güçlü konumda olan ve sözünü geçiren de onlardır.Bu nedenle Türkiye'de varolan Kangal dernek ve kuruluşları biran önce bir araya gelip kendi federasyonlarını kurmak zorundadırlar.Türkiye'de kurulacak bulunan ve zayıf durumdaki Kangal kulüpleri ile işbirliğine gidip Kangal köpeğinin ayrı bir ırk olduğunu kabul ettirebilir.Uluslararası arenada etkili olmak ve doğruları kabul ettirmek ancak güçlü bir federasyon ile mümkün olabilir.
Alıntıdır:
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Uye ol Veya
Giris yap