Google

AV VE AVCILIK ;

Başlatan muhammet ali temel, 16 Aralık 2011, 09:53:24

« önceki - sonraki »
Av ve avcılık, günümüzde genellikle spor olarak kabul ediliyor. Bu yüzden her ülkede belli kuralları var, zamanı belirleniyor ve nesli tüketmemek şartıyla hayvanların avlanmasına müsaade ediliyor.

İlk insanın yiyecek ve giyecek ihtiyacı için avlanması bir zaruret imiş. Bugün bazı Afrika kabileleri haricinde artık ihtiyaca binaen avlanan, yahut yalnızca avcılıktan geçimini temin eden insan kalmadı. İslam dini yalnızca ihtiyaç durumunda ava cevaz verdiği için Müslüman toplumlarda av çok zaman bir geçim vasıtası olmamıştır. Buna mukabil eskiçağ ve ortaçağda ava bir eğlence ve talim gözüyle bakılmıştır. Bilhassa krallar ve sultanların maiyetleriyle birlikte sürek avı yapmaları hem bir eğlence hem de maiyetindeki insanların veya askerlerin savaş idmanı yerine geçiyordu. Bunun için her saray, bulunduğu coğrafya veya hükümdarın av merakı doğrultusunda bir avcılık teşkilatı kuruyordu. Emir-i sayd, emir-i şikar veya şikar ağası denilen bu kişiler, yetkilerle donatılmış olup efendileri adına köpekler, şahinler, doğanlar beslenmesini sağlıyor, ava çıkılacağı vakit hazırlıkları tamamlıyor, av konaklarını tespit ediyor, buralarda kalınan günler boyunca bilumum hizmetleri yerine getiriyorlardı.

Atalarımız Orta Asya`da iken avı bir spordan ziyade bir merasim ve manevra olarak görmüşler, bunun için av partisinden sonra umumi ziyafetler (oyuncak, şölen) tertip etmişlerdir. Bu gelenek Müslümanlığı kabul ettikten sonra da devam etmiş ve gerek Karahanlı, gerek Selçuklu, gerekse Osmanlı hanedanlarında av ve avcılık tam bir savaş manevrası şeklinde teşkilatlandırılmıştır. Çakırcıbaşı, şahincibaşı, atmacacıbaşı, saksoncubaşı, doğancıbaşı gibi şikar ağaları teşrifat (protokol) bakımından yüksek mevkilerde tertiplenmiş kişilerdir. Ortaçağın sultanlara gönderilen en değerli hediyeleri arasında atlar, doğanlar, tazılar önemli bir yer tutar. Bilhassa barış görüşmelerinde av meraklısı hükümdara hediye edilecek bir av eşyasının veya av malzemesinin yaptırımı pek yüksek olurmuş. Hele ayaklarına altın halhallar taktırılmış tazılar ile boyunlarına mücevher kakmalı gerdanlıklar asılmış şahinlerin ava meraklı bir hükümdar için paha biçilmez bir rüşvet olduğu ortadadır. Burada avcılıkla ilgili kitapların da önemli hediyelerden sayıldığını söylemek gerekir. Yüzyıllar boyunca avcılık konusunda pek çok kitap yazılmış ve bunlar, henüz matbaa icad edilmemişken elden ele, ülkeden ülkeye sanki değerli bir mücevher gibi dolaşmış, kaçırılmış, tercümeleri yapılmış, yeniden yazılmıştır. Kitabu `l-Bazi (Doğancılık kitabı), el-Beyzere (avcılık), Kitabu `l-Vuhûş (Av hayvanlarına dair kitap), Kitabu `s-Sayd(Avcılık kitabı), Şikarnâme (Av kitabı) gibi ünlü kitaplar bunlardandır. Keza `tardiyyât` adı verilen özel şiirlerde de av ve avcılıkla ilgili pek çok bilgi yer alır, bu şiirler içinde avcı kuşlara, tazılara, köpeklere veya atlara ya mehdiye, ya mersiye içerikli sayısız beyitler bulunurdu.

Çocukları doğduğu vakit onlara avcı kuşlardan isimler takan atalarımız henüz Ötüken`de avlanarak geçinirken avcı kuşların insan dilini bildiklerine ve özel bir avcılık lisanının olduğuna inanırlarmış. Bunun için eskiden bazı usta avcıların itibarı şamanlar kadar yüksek imiş.

Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey`in av merakı meşhurdur. Melikşah`ın ise avladığı hayvanların boynuzlarından işaret kulesi yaptırtacak kadar ava düşkün olduğunu tarihler yazar. Keza Melikşah`ın, avladığı her hayvanın günahından korkarak bir dinar sadaka verdiği de rivayetler arasındadır.

Caize

Şair Ebu Dellâme, Abbasi halifesi Mehdî`ye bir kaside takdim eder. Halife, kasideyi pek beğenir:

— Sana bu kasiden için ne caize vereyim?

— Efendim bendeniz avı severim, bilirsiniz, bir av köpeği isterim.

— Bu kadar güzel bir kasidenin caizesi bir av köpeği olur mu?

— Efendim, kulunuz böyle istiyor.

Halife Mehdî, işe şaşar; ama şairi de kırmak istemez:

— Peki, istediğin gibi sana bir köpek versinler.

— Tabii efendim, bendeniz ava gidecek olsam...

— Hakkın var bir de at versinler.

— Ata binerken...

— Doğru, güzel bir eyer takımı da versinler.

— Efendimiz, mazur görün ama bu köpeğe ve ata kim bakacak?

— Haklısın, bir de şikarcıbaşı köle versinler.

— Takdir edersiniz ki efendim ava gitmediğim vakitler bunları bir yerlerde barındırmam lazım.

— İyi o halde bir de ahır versinler.

— Şikarcıbaşı köleyi nerede yatırayım?

- Eh!.. Haydi bir ev versinler bari.

— Bu kadar boğazı ne ile doyuracağım sultanım, insaf oluna!

— Bin altın da harçlık versinler.

— Efendim...

Halife Mehdî şairin sözünü kesmiş:

— Eğer masrafı idare etmeye bir kethüda, hesapları tutmaya da bir kâtip istersen, av köpeğini geri alırım, ona göre konuş!..

Avcılık ve sanat

Yeryüzünde ilk sanatçıların konuları arasında av önemli bir yer tutmuştur. Neolitik çağdan kalma mağaralardaki resimler veya ilk madeni eşyaların üzerindeki kabartmaların, ilk dokuma eşyalarında görülen desenlerin çoğu av sahnelerine ayrılmıştır. Kemiklerden veya taşlardan yontulmuş ilk heykellerin de yabani av hayvanlarına ait olması, pagan dönemin balbal ve rölyeflerle sembolize edilmiş tanrılarından bazılarının güçlü hayvanlardan oluşması (yaban öküzü, kartal, aslan vb.), hep sanat ile av ve avcılık arasındaki sıkı ilişkiyi düşündürmektedir. Gerçi ok, yay veya mızrağın silah olarak kullanıldığı bir çağda sanat adamlarının da gözlerini o silahlarla avlanan hayvanlara çevirmesinden daha tabii bir şey olamaz, ama yine de tabiatta ilk mücadelenin tarihini vermek bakımından av ile avcı arasında kopmaz bir bağ mevcuttur. Köpeğin, atın, Şahinin, atmacanın henüz ehlileştirilip avcılıkta kullanılmadığı eski çağlarda insanların neyle ilgilendiklerini göstermek bakımından o eski mağara resimleri bile çok önemli bir sanat değeri taşımaktadır.

Doğulu nakkaşların ve Batılı ressamların eserlerinde ziyadesiyle av sahnelerinin görülmesi, yahut minyatür koleksiyonlarında av ve avcılıkla ilgili nakışların çokluğu, av ve avcılık geleneğinin dünyanın her yerinde uzun süre bir sanat figürü olarak yaşadığını gösterir.

Mesajı Paylaş


  • Gösterim 6,151 
  • Av Ve Avcılık
  • 6 Yanıtlar






Muhammet bu konu senin de ilgini çekiyor sanırım. Ailede senden başka avcı varmı ?

Mesajı Paylaş
[IMG]http://i61.tinypic.com/2mpx3sw.png[/img]<br /><br />www.kuluckadunyasi.com

Babam Balık Tutmayı Sever, Kendimden 2 Yaş Ufagım İse Hartürlü Avı Sever.. Bu arada biz hayvan doldurma işlemide yapıyoruz.
Şuanda elimde Tavşan,Sansar,Atmaca Var Mesajı Paylaş

bu  foto    montaj mı gerçekmi



[eklenti yönetici tarafından silindi] Mesajı Paylaş

gerçek Ahmet bey Mesajı Paylaş

vay  be bin üstüne   göl baraj turu  at ;D ;D  analar ne sazanlar doğururmuş ama  yinede  bana   tuhaf  geldi

atila bey    bunu  bir forumdan aldım  100 kişi  yorum yapmışsa  yarısa  inanmamış o bakımdan burda da sorayım dedim Mesajı Paylaş

ben flaşh ve photoshop kullanıyorum ..gölge adamın kucakladıgı balıkta oluşan kırışıklıklar bunları yapmak zor degil imkansız Mesajı Paylaş


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter


Yasal Uyarı

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Kuluçkadünyası.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Kuluçkadünyası.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.